PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Realizm nedir?



clever33
29.12.2009, 20:50
Realizm, gerçekçilik ana düşüncesini, nesnelerinin varoluşları ve neye benzediklerinin, bizden ve bizlerin onlara ulaşmasından bağımsız olduğu meydana getirir. Örneğin güneş sisteminde kaç tane gezegenin olduğu, bizim orada kaç tane olacağını düşünmemize, olmasını istememize veya araştırmamıza bağlı olarak değişmez. Yine elektronların veya güç alanlarının varoluşları veya dayandığı temeller, bizim inandığımız teori olmadan da vardırlar. Diğer anlatımla Realizm, evrende gözlemcinin bilincinden bağımsız bir gerçeklik olduğu görüşüdür.




Realizm, gerçekle olan uygunluğu ele alır ve gerçek hakkındaki bilgilerimizi insanoğlunun bilmeye ve kavramaya ait kabiliyetlerinin mümkün olan en iyi uygulamalarından sonra inandığı gibi ayrı bir konu olarak tanımlar. Bu durum, özün değişiminden çok görüş açısının değişimidir. Bazı nesnelerin bizden bağımsız olarak var olduğunu düşünüyorsak doğru yargılamanın, kararlarımızın nesnenin yoluyla uyuşması gerektiği fikriyle örtüşmesini düşünmemiz normaldir. Eğer nesne, bizim bilmeye veya kavramaya ait yeteneklerimizle tanımlanıyorsa, gerçek yargılama sadece özelliklerin bize yargılamak için önderlik etmesi anlamına gelir

Realizmde iki değişik karşıt görüş vardır:

1. Realist kimsenin, düşünülen gerçek nesnelerin veya özelliklerin bizim deneyimlerimize nasıl bir katkısı olduğunu hesaba katmadığıdır.

2. Realistin inandığı nesnelerin veya özelliklerin inanılmaz olduğudur. Realizme karşı olanların stratejilerini iki madde altında ele alabiliriz :

a. Gerçekçi veya potansiyel, var olmayan fikirlerin düşünülen benzeyişine karşı çıkar. Böylece, ahlaki ve estetik kararların farkını hissederiz, örneğin, kararların şartların görünüşüne ve gözlemcinin durumuna bağlı olması kavramı.

b. Benzeyişi kabul eder. Fakat, bunu, nesnelerin bağımsız yapısından ziyade, bizim yapımızın benzerliğinden ortaya çıkmış olarak açıklar. Bundan dolayı, ahlaki tarafsızlığın aslında bir öznellik olduğu tartışılmaktadır. Bu durum, dünyada, bağımsız ahlaki özelliklerden ziyade insanın psikolojik tepkilerinin bir sonucudur ya da sınıflandırmanın değişik dillerdeki düzenleri arasındaki benzerlik, gerçek evrenselliğin bizim üzerimize uyguladığı zorunluluğun değil insanın temel ilgilerinin bir sonucudur. Kant, zamana ve mekana bağlı olarak değişen çevremizin deneyiminin bile kendi içinde dünyevi doğası olmayan veya diğer varlıkların kanuni olarak tepki gösterdikleri şeylere bir insan tepkisi olduğunu savundu. Buna göre, benzeyiş tartışmasının çok soyut bir realizm kurmak için kullanıldığı düşünülebilir.

Ctrl
05.02.2010, 20:29
Felsefede varlığın insan bilincinden bağımsız ve nesnel olduğunu öne süren görüştür. Oldukça yeni bir terim olmakla birlikte, Eski Yunan ve Ortaçağ Felsefesi'nin belirli yönlerini de kapsayacak şekilde kullanılır.

Bilgi kuramı açısından nesneyi özneye, bilineni bilene bağlı kılan idealizmin; kavram açısından da şeylerin yapısının gerçekliliğini adlarla sınırlayan adcılığın ve Ortaçağ'ın sonlarına doğru adcılığın yerini alan kavramcılığın karşıtıdır.

Felsefi anlamda iki gerçeklilikten bahsedilebilir. Bunlardan biri, şeyin yapısına diğeri de şeylere ilişkindir. Birincisinde zihinden bağımsız somut, tikel ve görülmediğine bile temel özelliklerini koruyan deney nesnelerinin varlığı kabul edilir. Birinci gruba, bir şeyin özündan o şeyin pay aldığı ideanın anlaşıldığı Platoncu Gerçeklilik; bir şeyin ne olduğunun anlaşıldığı Aristotelesçi Gerçekçilik, bir şeyin mutlak, özgün ya da kendi cinsine özgü yapısının anlaşıldığı Ortaçağ Gerçekliliği ya da tümeller gerçekçiliği girer.

İkinci gruba ise, dünyanın dışsallığını bir veri olarak kabul eden sağduyu gerçekliliği, nesnenin kendisinin, dışsal da olsa zihnin önünde duran ve algılamayı bekleyen tek birim olduğunu kabul eden yeni gerçeklilik ve zihnin, nesnenin kendisi yerine kopyasını kavramaya yöneldiği eleştirel gerçeklilik girer.